DÖRT ANASIR
Su, ateş, toprak, hava. Anasırı zıddiyet. Eğer şeriatı, tarikatı olmazsa değiştirmezse, bunların zararlı tarafları nedir? Toprağın tembellik vermesi insana. Ateşin insanı kavgaya, nizaha götürmesi. Suyun insanları teşvikçiliğe sevk etmesi. Havanın da insanlara enaniyet vermesi, kibirli yapması. Bunlar ne kadar zararlı? Tembelleri Allah sevmiyor. Tembellikten Cenâb-ı Hakk insanları men etmiş. Kitapta "battal" diye zikrediliyor. "Battal" ise batmış batırmış. Demekki toprak tembellik veriyormuş insana.
Ateş: İnsanları vurmaya kırmaya, kavgaya sevk ediyor. Bunları Allah semavî kitapta yasaklamış. Peygamberimiz yasaklamış.
Su: İnsanları birbirine sürtmek, bulaştırmak, teşvik etmek. Bu da iyi bir şey değil. Zararlı.
Hava: Enaniyet, kibir, benlik sahibi etmekte. Bu da iyi bir şey değil.
Fahrettin Razi Hazretleri şöyle bir şey yazıyor:
"Oğul diyor, dört şeyden, dört şey doğar. Dikkat et! İnatlıktan rüsvaylık doğar. Öfkeden nedamet doğar. Bir söz söyler bir iş yaparsın, ne ettim dersin. Tembellikten zelillik doğar. Kibirden de düşmanlık doğar."
Bizim dört eczamız var. Cesedimiz dört eczadan halk edilmiş. Dört eczayı da taşıyor. Bunun bir tanesi eksik olsa yaşayamaz.
Havayı insanlar teneffüs etmezse yaşar mı? İnsanları besleyen bir ısı var. Bu çıksa veya fazlalaşsa yaşar mı? Bunlar cisim göstermiyor ama bunların yetkileri var. Hava sana enaniyet veriyor. Ateş seni kavgaya sürüklüyor. Katı cisimler et, kemik, topraktır. Kan vesaire sudur. Su da seni teşvikçi yapıyor. Toprak ta seni tembelliğe sevkediyor. Ama sen bunları tebdil ediyorsun. Değiştiriyorsun. Zahir tedbirin şeriat. Bir de meşayihe gidip teslim olmak, ondan almış olduğu hizmeti devam ettirmek. Tarikat bir meşayihe gidip teslim olmaktır. Zikir talimi almaktır. Bununla ne oluyor? Dört anasırı zıddiyet sana zararlı iken yararlı hâle geliyorlar. Seni kavgaya, ateşe sevk eden bir ateş var ya, Allah aşkına dönüyor. İnsanları vurup kırayım derken, insanları seviyorsun.
Yaratılmışı severim Yaradan'dan ötürü
Yaradan: Allah.
Allah'ı sevenler Allah'ın mahlukunu da sever. Sendeki kavga nizah, vurma, kırma durumu seni uysal bir hâle getiriyor. İnsanlara hürmet ediyorsun. Onları seviyorsun, Allah'ı sevdiğin için.
Allah kavgayı yasaklamış. Allah'ı seviyorsan niye yapıyorsun. Adam öldürmeyi yasaklamış. Niye yapıyorsun?
Toprak sende güzel ahlâk oluyor. 79 ahlâk var sende. 79 ahlâki hamideyi elde ediyorsun. Toprak üzerinde her şey yetişiyor. Onun için sende tam bir ahlâk oluşuyor. Ne ile oluyor. Şeriat, tarikat, hakikat. Hakikate geçersen, sendeki zararlı sıfatlar yararlı oluyor. Dünyada insanlara yapmış olduğun zararlı sıfatlar sana dönecek. Yaptığın zarar kendine. Rabbına karşı mesul olduğun zararları sen bilemezsin. İşte bu dört ecza tebdil olunca güzel ahlakları elde ediyorsun. İç aleminde oluyor bu değişiklik.
Seni teşvik eden su : Allah'ın feyzi oluyor. Nehir gibi feyiz oluyor.
Hava: O sendeki enaniyet, kibir, kendini beğeniyorsun ya. Sende bir hakikat oluyor. Her şeyin mecazından kurtuluyorsun. Her şey sende bir Hak aynası oluyor. Her şeyin hakikatında o var. Her şey "Kün" emriyle meydana geldi. Canlı ve cansız ne kadar cisim varsa "kün" emriyle meydana geldi. Yok idi bunlar. Allah "ol" dedi oldular. Bu eşyaları senin varlığın görüyor. Sen kendi varlığını yitiriyorsun. O zaman hakiki varlık meydana çıkıyor. Kelâm-ı kibar :
Kakıyıp döğerse artır hubbunu
Sevdiği deriyi çok çiğner dibağ
Deri ne kadar sert olursa olsun. Ne kadar çirkin olursa olsun. Dabak onun rengini değiştiriyor. Sertliğini gideriyor. Çirkinliğini güzelleştiriyor. Pis hayvanların derisini bile dabak yaptığı zaman değiştiriyor. Onu bile hizmete sevkediyor.
Meşayihe gerektir tâbi erler
Sulüke giriben tevbe ederler
Bir mürit deridir. Meşayih te deriyi değiştiren bir üstattır. Onun anasır-ı zıddiyetini değiştiriyor. Anasır-ı zıddiyeti de çile değiştirir.
Çile nedir? Haktır. Onun için Cenâb-ı Hakk "Eşeddül bela" fermanı buyurmuş. Bizim burada bir hissemiz var. Ruha çok zararlı olan anasır-ı zıddiyetin değişiyorsa işte o zaman ruhun kıymetini buluyor. O zaman terakki ediyor. Ruh yükseliyor. İrade sahibindeki sıfatlar, küllî iradeye geçince değişiyorlar.