Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz.

Bizi zem eyleyene rahmet eyle.

MUHABBETTEN MUHAMMED OLDU HÂSIL, MUHAMMEDSİZ MUHABBETTEN NE HASIL?

İSLAMIN LİDERİ YİNE TÜRKİYE OLACAK. BUGÜNKÜ MÜSLÜMANA BAKARSAN OLMAZ GÖRÜNÜR AMMA OLACAK BENİM SULTANIM.
                                                                                                                                                             MUSA BAŞTÜRK (DEDE PAŞA HZ.)             

 ‘’Yakın tarihte İslami bir hâkimiyet olacak, tüm yeryüzü İslam’a dönecek ve İslam’ın başkenti Türkiye olacak, bu topraklar olacak, reisi burası olacak.’’ Abdurrahim Reyhan Hz.


BÜYÜK DÜŞMANIMIZ NEFSİ EMMARE
TAKMIŞ KEMENDİNİ CEZBEDER NARE
CEHDET Kİ BULASIN SEN SANA ÇARE
ELLERİN AYBINI GÖZLEME GARDAŞ.
TASAVVUF

ABDURRAHİM REYHAN HAZRETLERİ

ABDURRAHİM REYHAN HAZRETLERİ

Reyhan hazretlerini anlatabilmek nefsimin haddi değil, yine de kısaca değinmek istiyorum.

Kalp amaliyatından uyandıktan sonra, şu serumu sökünüz, namaz kılacağım,buyurduklarında;
İhvanlar, efendim ameliyattan yeni çıktınız, dediklerinde;
- Beyim biz ne içinyaşıyoruz? Namaz, hatme, ihvan için yaşıyoruz.Buyurmuşlar.

Sohbeti herkese açıktı,ihvan olsun olmasın herkes katılabiliyordu. 
Efendim, siz mürşitsiniz, biz kerametinizi görmedik, diye sorana,
- Ben kerametim var demedim ki, buyurmuşlar.

Nefsim, öğretmenliğe başvurduğumda, sohbetini dinlemek nasip oldu. Belki 1saat boyunca,kalbimden ''Efendim, öğretmenliğe başvurdum,dua edin olsun'',dedim.
Bir ara yüzüme bakarak, ''Mürşidi olanın müşkili olmaz.''buyurdular. Kafamı eğip sevinmeye başladım. Tayinim memleketime çıktı. Bu anıyı, Hak mürşitlerin dualarının makbul olduğu bilinsin diye ekledim.

Birçok hastalığı olmasına rağmen il seyehatlerine devam ederdi.
İhvanlar: Efendim siz bir yerde kalın, ihvanlar sizi ziyarete gelsinler, dediklerinde;
Beyim,hasta olanlar, yaşlı olanlar, çalıştığı yerden izin alamayanlar vb gelemezler,biz gideriz beyim,buyurmuşlar.

Bir mürşidi kamili anlatmak kolay değil. Reyhan Hz. sohbetlerinden bir sohbetini ekleyerek bitirmek istiyorum.

''

Peygamber Efendimiz :

" Benim mürebbim Rabbim. Beni Rabbim terbiye etti."   diyor.

Bunun zâhirdeki anlamı nedir? Peygamber Efendimiz ümmîdir. Yetimdir. Annesi yoktu. Babası yoktu. Okutmadılar. Mektep medrese görmedi. Ama O tıfl iken, onda bir ilim vardı.

Tıfl iken ol dilerdi ümmeti

Sen gocaldın terk edersin sünneti

Tıfl iken! Bu ne? Anasından dünyaya geldi, hemen secdeye kapandı. Seni, beni, ümmetini diledi. Hani onda bir ilim olmasaydı, ne bilyordu ümmetini? Nereden biliyordu? Meşâyih sohbetinde tarîkat sohbetinde buyuruyorlar ki büyüklerimiz, Cenâb-ı Hakk Peygamber Efendimizi O'nu bir hoca talebeye ders verir gibi bin sene okutmuş. Zaten kendisi de buyuruyor ki Peygamber Efendimiz :

"Evvel benim ruhumu halk etti, evvel benim aklımı halk etti, evvel benim nurumu halk etti."

Öyle ise, bizim de bir mürebbiye ihtiyacımız vardır. Biz de ruh sahibiyiz. Cenâb-ı Hakk bize de ruh üflemiş. Öyle ise, bizim de ruhumuzun mürebbisi olacak. Mürebbisiz, ruh yetişmez.

 

 

Bir kimse Hz. Adem'in ilk evladı olsa, kıyamete kadar yaşasa, yerlerde yılan gibi sürünse yine meşayihinin hakkını ödemeyemezmiş. Niçin? Çünkü bizi varlığımıza ulaştıran O. Tecelli olmazsa bizim varlığımız yok oluyor. Cenâb-ı Hakk insanı büyük halketmiş. Bu büyük varlığa ulaştıran meşayih. Bu varlıkta Allah'tır. Haşa kul Allah olmaz. Ama kul Allah'a ulaşır. Kulun ruhu Allah'tan gelmiş Allah'a gider? Çünkü Cenab-ı Hakk:

"Biz kendi ruhumuzdan ruh üfledik" buyuruyor.

Te'alallah ne hûb zibâ yaratmış kâmil insanı

"Nefatü fîhi min  ruhî" deminden kılmış ihsanı

Allah-u Teala ne hoş yaratmış kâmil insanı. Cenab-ı Hakk zaten ayet-i  kerimesinde:

"Biz insanı çok güzel yarattık" buyuruyor.

 Kim bu kâmil insan? Kâmil insan ne ile kâmil olur? Bir ustası bilir başkası bilemez. Bu bir ilimdir. Ruhun da bir ustası var. Ruhun ustası da meşayih. Peygamber Efendimiz ümmî geldi. Mektep görmedi. Medrese görmedi. Hiç bir şey bilmiyor. Ama ne buyuruyor:

"Benim mürebbim Rabbim."

Cenab-ı Hz. Allah Peygamber Efendimizin ruhunu halk etmiş. Karşısına almış. Bin sene O'nu okutmuş. İşte bir Meşayih te müridinin ruhunu alıp okutuyor. Ona tahsil yaptırıyor. Ama bu zahirde bilinen görünen bir şey değil. Yaptırmış olduğu  tahsil Allah'ı Hakke'l-yakin bildiriyor.

Zikr ü fikr ile ibadetle varılmaz bu yola

Hizmetinde dâim ol şeyhin rızâsını dile

Hubb-u lillah aşık ol gönlüne girmeklik ile

Sen seni mahveylemektir "lâ"yı "illâ"dan garaz

...

Mevla'yı fehm eylemektir bil ki nefsinden garaz

Bir de buyuruyor ki :

"Utlubul-ilme minel-mehdi ilel-lahd" durma sen

Birkaç esma bilmek ile Hakk'ı bildim sanma sen

Sohbet-i Pîre devam et ruz u şeb usanma sen

Zat-ı Hakk'ı anlamaktır binbir esmâdan garaz

 

 

Hakikate insan ne ile geçer? Tarikatla. Şeriat ve tarikatla. Sadece tarikatla da geçilmez. Sade şeriatla da geçilmez. İkisini de yaşayacak. Şeriat cesetle ilgilidir. Tarikat ruh ile ilgilidir. Ruh ile ilgili ama bizim ruhumuzdan haberimiz yok.

Biz ruhumuzu nasıl yetiştirelim? Şeriatın tamam oldu ise, tarikatını da bir Mürşide inandınsa o yetiştirecek. Senin iraden, ancak cesedine geçerlidir. Ruhuna da geçerli değildir. Ama şarttır. Sen bir defa cismini arındıracaksın. Temizleyeceksin. Hayvanî sıfattan kurtarcaksın. Ruha tahsili kim yaptıracak? Kim nimetine malik edecek? Onu kim yetiştirecek, onu kim büyütecek? Meşayih.

Özün bir pire teslim et müdavim ol kapısında

Meşayihten murad şahım mürebbi kâmil olmaktır

Meşayih: Evliyaullah.

Özünü bir pire teslim et, kendini teslim et. İnsanın O'nu sevmesi, inanması, O'nu büyük görmesi budur. Tarikatın şartlarından birisi teslimiyet. Teslimiyet hepsinin başı.

Sermaye bu yolda heman

Teslim olup şeyhine inan

Sıdk ile Allah'a dayan

Gör olmaz mı ihsan sana

 

Hazreti Pirim delilimdir halilimdir benim

Dil sarayı razva-i beyt-i celîlimdir benim

Ana teslim ettiğim nefs-i zelîlimdir benim

İnkıyad ettim bıçağa uymuşam İsmail'e

Yani İsmail Aleyhisselam nasıl ki babasına teslim olmuşsa. Cenâb-ı Hakk ona kurban gönderdi. Cennetten bir koç geldi. Koç kesildi, onun yerine. İşte onu da zikrediyor.

Menem salih şeci'âne

Girip aşk ile meydane

Getirdim koçu kurbâne

Bu meydan-ı muhabbettir

 

 

 Amentünün altı şartını yaşamak lazım. Hakikate ulaşan kimse yaşıyor ve inandığını görüyor. Ona şahit oluyor. Görerek yapıyor. Dahası da var. Kendisi yapmıyor zaten. Kendisinin de bir alet olduğunu biliyor. Kendi iradesi, sözleri, hepsi oluyor bir alet. Aleti ancak ustası çalıştırır.

Özün bir pire  teslim et müdavim ol kapısında

Meşayihten murad şahım mürebbî kâmil olmaktır

Mürebbi: Yetiştirici.

Meşayihe teslim olunca o seni yetiştirir. Peygamber Efendimiz de

"Benim mürebbîm Rabbim, beni Rabbim terbiye etti" buyuruyor.

Peygamber Efedimizi zahirde bir hoca, bir terbiye eden oldu mu? Hayır. Yetim kaldı. Fakir kaldı, mektep görmedi. Medrese görmedi. Zahirde bir ailesi var. Annesi var. Babası var. Sülâlesi var. Bunlar görünen bilinen şeyler. Bir sanat, bir şey öğreten olmamış ona. Rabbısı onun neyini terbiye etmiş? Ruhunu terbiye etmiş. Ruhuna öğretmiş ne öğretti ise. İşte meşayih de müridin ruhunu terbiye ediyor. Ruhuna öğretiyor ne öğretirse. Onun için insanlar tarikatsız hakikate geçemezler.




Yunus Emre derki,
Gel ey gardaş Hakk’ı bulayım dersen
Bir kâmil Mürşide varmazsan olmaz
Resul’ün cemalin göreyim dersen
Bir kâmil Mürşide varmazsan olmaz.
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam26
Toplam Ziyaret240679
Altın Hesaplama
Hava Durumu
Takvim
Site Haritası