Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz.

Bizi zem eyleyene rahmet eyle.

MUHABBETTEN MUHAMMED OLDU HÂSIL, MUHAMMEDSİZ MUHABBETTEN NE HASIL?

İSLAMIN LİDERİ YİNE TÜRKİYE OLACAK. BUGÜNKÜ MÜSLÜMANA BAKARSAN OLMAZ GÖRÜNÜR AMMA OLACAK BENİM SULTANIM.
                                                                                                                                                             MUSA BAŞTÜRK (DEDE PAŞA HZ.)             

 ‘’Yakın tarihte İslami bir hâkimiyet olacak, tüm yeryüzü İslam’a dönecek ve İslam’ın başkenti Türkiye olacak, bu topraklar olacak, reisi burası olacak.’’ Abdurrahim Reyhan Hz.


BÜYÜK DÜŞMANIMIZ NEFSİ EMMARE
TAKMIŞ KEMENDİNİ CEZBEDER NARE
CEHDET Kİ BULASIN SEN SANA ÇARE
ELLERİN AYBINI GÖZLEME GARDAŞ.
TASAVVUF

"Sâlih sözün dinle peder

Tedbîrine verme keder

Tedbîri de takdîr eder

Derdine derman ara bul

Bir kâmil insan ara bul"

Beni taşlamayın canım kardaşlar
Dokunur başıza attığız taşlar
Hazret-i Hak kendi bildiğin işler
Sabırdan bir büyük kâr bulamadım
Bir sözünde sâdık yâr bulamadım

KUTBUL AKTABIN ÜÇ ÖZELLİĞİ

Kutbul aktabın bütün özelliklerini saymak kolay değil.
Tarikat adabı olarak, her mürit kendi şeyhini zamanın kutbu olarak bilmelidir.

Kutbul aktab, devamlı imamete geçmez.

Sağlığında ismini hüccetlerde, elkablarda, silsileyi şerifte okutmaz.

Şöhretten kaçınır.

“Evliyaullahlar ‘Cem’ül-Cem’dir’,onlarda tefrika yoktur, gayrilik müritlerdedir”

11.8.1989 / Demetevler

Allah, muhabbetinizi arttırsın. Cenâb-ı Hakk sonunuzu hayır getirsin, sonumuzu hayır getirsin. Allah, çok hayırlı uzun ömürler ihsan etsin. O uzun ömrünüzle beraber muhabbetinizi de Cenâb-ı Hakk arttırsın, muhabbetinizi de muhafaza etsin.

Allah’a şükür, elhamdülillah insanlarda muhabbet büyük nimettir. İnsanlardaki muhabbet Allah’ın büyük ihsanıdır. Çünkü öyle:

Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl

Allah’a şükür, Allah bizi Müslüman halk etmiş. İnananlardan, ümmet-i Muhammed’den bizi halk etmiş. Peygamberimiz’in hakkında Cenâb-ı Hakk; “Levlake levlak lema halaktul eflak1“ buyuruyor. “Habibim, seni halk etmeseydim bu eflâkları, felekleri, varlıkları halk etmeyecektim.” Süleyman Çelebi Hazretleri öyle buyuruyor ya:

Pes Muhammed’dir bu varlığa sebep

Sıdk ile anın rızâsın kıl talep

Ama onun rızasını sıdk ile talep etmek, yani sünnetlerine sımsıkı sarılmak lazım. Sünnetlerini işlemek lazım ki onun rızasını da talep etmiş olalım. Kuru kuruya talep olur mu?

Cenâb-ı Hakk: “Talebena vecedena” “Kulum iste vereyim.” diyor. Ama bunu istemek; sa’y etmek, çalışmak, tefennün yapmaktır.

Onun için burada Allah’a şükür, Cenâb-ı Hakk işte bizi sevgili habibine ümmet etmiş. Eğer onu seversek ehl-i muhabbet oluyoruz. Onu sevmezsek biz, ehl-i muhabbet sayılmayız. İşte onun için:

Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl

Ehl-i muhabbet demek, Allah’ı sevmektir.

Niye sevmeyelim? Bizi yoktan var etmiş. Bize rızık veriyor, sıhhat veriyor. Bize aza varlıklarını vermiş, sayısız nimetler vermiş. Acaba bizim kulluğumuz, onun bize vermiş olduğu nimetlerin en ufağının karşılığı mıdır? Değildir.

Diğer vücut nimetleri olsun, sağlığımız, gerekse gıda nimetlerinden, dünyada bütün her çeşit nimetlerden faydalanıyoruz.

Ahirette bize daha büyük nimetleri olacak, daha büyük ihsanları olacaktır. Cenâb-ı Hakk, eğer kulluğumuzu bilirsek, kulluğumuzu yaparsak bize cemalini de gösterecek. Onun için kelâmda:

Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl

Muhabbetten maksat, Muhabbetten Muhammed meydana geldi, hâsıl oldu, ama,

Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl

Muhammed’i sevmeyenler de ehl-i muhabbet değiller. Muhammed’i sevmeyenler, Allah’ı da sevemezler. Cenâb-ı Hakk diyor ki: “Habibim seni seven beni sever, seni sevmeyen beni sevemez. 2” Bir de buyruluyor ki:

Muhabbetten murat ancak Muhammed hâsıl olmaktır

Muhammed’den murat şahım visale vasıl olmaktır

Muhabbetten murat Peygamber Efendimiz’i elde etmektir, diyor. Ona ulaşmaktır, onu sevmektir, onu bulmaktır, ona ümmet olmaktır. Onun nur-ı nübüvvetini görmektir. Evet,

Muhabbetten murat ancak Muhammed hâsıl olmaktır

Muhammed’den murat…

Muhabbetten maksat nedir? Muhabbetten maksat Peygamber Efendimiz’in nur-ı nübüvveti sende tecelli etmesidir. Peygamber Efendimiz’in nur-ı nübüvveti sende tecelli ederse seni visale ulaştırır.

Visal nedir? Visal de vuslattır. Vuslat nedir? Vuslat da ruhumuz Rabbısı’na âşıktır. Çünkü ruh oradan gelmiş, oraya ulaşmak ister. Ruh başka bir şey istemez. İnsanlarda nefis var, ruh var.

Nefsin çok arzuları vardır. Nefsin bitmez tükenmez arzuları vardır. Ama ruhun bir tane arzusu vardır. O arzusu nedir?

Canım demem ben bu tendeki cana

Eğer vasıl eylemezsen canâna

Ahir bu dert beni eyler divane

Derman için sen Lokman’a gelmişim

Lokman burada kimdir? Derman nedir? Bunları arayalım ve bulalım.

Lokman meşayih; derman da vuslat, ulaşmaktır. Dert de neymiş? Ayrılık.

Bizim ruhumuz çok ulvî bir âlemden, Allah’tan ayrıldı geldi, derdimiz budur.

Dermanımız da vuslat, oraya uçmak, ulaşmaktır.

Hayat iksirinin Lokman’ı geldi

Meşayih, Evliyaullah maneviyat doktorudur. Hani silsilemizde Şeyh Efendimiz’in elkabında “Sertabib-i âşıkan”dır okuyoruz. “Ve ilâ rûhi sultânil evliyâ ve bi mahremi sırrı esrârı enbiyâ, câmiil kemâlâtis sûriyyeti vel mâneviyyeti eşşeyhul ekber ve kutbu’laktab

Zahirde cismiyle şeriatı tamamen yaşamış ve kemâlatı elde etmiş. Vücudun nezafeti, kıymeti, özelliği, kutsiyeti şeriatla oluyor.

Câmiil kemâlâtis sûriyyeti vel mâneviyyeti” yani zahiren ve bâtınen bütün kemâlatı kendisinde cem etmiş. “Eşşeyhül ekber ve kutbu’l-aktab, Mevlâyî, mevlâyî, mevlâyî…” Bu elkâbları okuyoruz.

Ve ilâ rûhi sultânil evliyâ” Amenna, hiç şüphe yok evliyaların sultanıdır.

Bu evliyaların sultanı denilince, Abdülkadir Geylanî Hazretleri’nden, Nakşibendî Efendimiz’den de daha mı yüksek? Onu biz bilemeyiz de yalnız her mürit kendi meşayihini ne kadar büyük görürse o kadar feyiz alabiliyor.

Fakat her asrın bir Abdülkadir Geylani’si, bir Nakşibendî’si vardır.

Mademki Nakşibendî Efendimiz büyük bir makam, bir rütbe elde etmişse o makam boş mu kalmış?

O makama her asırda bir ulaşan vardır, boş kalmaz. Niye buyuruyor ki:

Himmet-i evliyâ bize yâr iken

Şah-ı Nakşibendî ser hünkâr iken

Seyyid Taha Sıbgatullah var iken

Gabe gavseyne dek seyranımız var

Öyleyse demek ki her asırda o rütbeye, makama, yetkiye ve o salâhiyete ulaşan birisi vardır, eksik değildir.

Herhangi bir tarikat mensubu, müridi, bu benim şeyhimdir demekle galat -yanılmaolmaz. Çünkü tarikatın bu bir adabıdır, şartıdır.

Tarikatın şartları nedir? Muhabbet, ihlâs, adap, teslim.

Bunlar olmazsa bir mürit tarikatı anlamış, yaşamış değildir. İsterse onun meşayihi vaktin kutbu olmasın, vaktin kutbu gibi meşayihini bilirse vaktin kutbundan ona feyiz gelir.

Evliyaullahlar “Cem’ül-cem”dir, onlarda tefrika yoktur, gayrilik müritlerdedir.

Onlarda ayrılık, gayrilik yoktur, hep bir noktada birleşmişler.

Cem’ül cem olmak yani bir yerde, Allah’ta birleşmişler. Onun için onlarda tefrika yoktur.
1   Keşfü’l-Hafa, c. 2, s. 164.
2   Al-i İmran, 3/31.

https://www.gonullersultani.net/kutuphane/gulden-bulbullere/gulden-bulbullere-5/1641-evliyaullahlar-cem-ul-cemdir-onlarda-tefrika-yoktur-gayrilik-muritl
erdedir.html
Yunus Emre derki,
Gel ey gardaş Hakk’ı bulayım dersen
Bir kâmil Mürşide varmazsan olmaz
Resul’ün cemalin göreyim dersen
Bir kâmil Mürşide varmazsan olmaz.
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam52
Toplam Ziyaret250827
Gönül fehm edeli “lâ” dan “illâyı”
Mecnun veş biz de bulduk Leyla’yı
Nur-ı cemalinden seyret Mevla’yı
Bir rûh-ı musaffa mir’atımız var
Hava Durumu
Takvim
Site Haritası