Ders alanlar üç kısma ayrılır:
1. Ne var ne yok diye gelirler.
2. Orda söz sahibi baş olmak için gelirler.
3. Allah için gelirler.
İlk iki gurupta olanlar bir süre sonra giderler, geri dönmezler. Allah için gelenler ise kovulsalar da gitmezler.
Peygamberimize gelen bir kişi, kendisini Cennet'e götürecek ibadetleri sorar, cevabı aldıktan sonra, ne bir eksik ne fazla yaparım,der. Peygamberimiz, bu adam sözünü tutarsa Cennetliktir buyururlar.
Şeriatın emirlerini yaşayıp, yasaklarından kaçınmak Cennet' götüren bir yoldur. Fakat bu yolda son nefese kadar sebat etmek gereklidir.
Kısaca şeriat cisme, tarikat ruhadır. Abdest, namaz, oruç, zekat, hac vb tüm ibadetler cisimle yaşanır. Tarikatta ise Allah'ın habibinin ahlakını canlı yaşayan bir örneği, mürşidi görerek, güzel ahlakı öğrenip yaşamaya gayret edilir.
Ashab peygamber efendimizden görüp öğrendi, yaşantısında tatbik etti.
Tarikat yol demektir, Allah'a giden bir yoldur tarikat.
Şeriatsız tarikat olmaz, şeriattan kıl payı eksiği olan tarikatta yol alamaz buyurulmuştur. Tarikat yolcusu önce şeriattaki eksiklerini tamamlayacak, sonra tarikattaki hizmetleri, evvabin, teheccüd namazları, dersini, virdini yapacak, hatmelere devam edecek. Bununla beraber kötü huyları varsa atmaya gayret edecek, ahlaki zemimelerden kurtulup, ahlaki hamideler elde etmeye, şeyhinin ahlakını yaşamaya gayret edecek.
İşte bu noktada şeyhin himmeti,yardımı duasıdır. ''Ya Rabbi bu senin kulun, habibinin ümmeti, Kuran ve sünneti, habibinin ahlakını yaşamaya gayret ediyor, onu kötü huylarından kurtar, ahlaki hamidelerle olgunlaştır vb.'' şeklinde duaları yetişecektir.
Yunus Emre'ye Hacı Bayramı Veli hz. lerinin:''Buğday mı himmet mi?'' sorusundaki sır da burda gizlidir.
Yunusları, Mevlanaları pişiren, olduran, kamil eyleyen bir ocaktır tarikat.
''TAPTUĞUN TAPUSUNDA,
KUL OLDUK KAPUSUNDA.
YUNUS MİSKİN ÇİĞ İDİK,
PİŞDİK ELHAMDÜLİLLAH.''
Mevlana da:''BEN KUL OLDUM, KUL OLDUM, HERKES HÜR OLDUĞUNA SEVİNİR, BEN KUL OLDUĞUMA SEVİNİRİM.'' Şems hz lerinin manevi eğitimi sonucunda pişmiştir Mevlana. İlmiyle kılı kırk yaran Mevlana adeta sonsuz tevazu ve hoşgörü sahibi olmuştur.
İlmi olanın dahi bir mürşide ihtiyacı olduğunu gösteren bir örnek Mevlana hz. leri, bir başka örnek te İmam-ı Azam hz. leridir. Cafer-i Sadık hz. lerine bağlandıktan iki sene sonra:''Son iki senem olmasaydı bu Numan helak olmuştu.'' buyurmuşlardır.
Şeytan meleklere hocalık yapıyordu ilmiyle fakat sonunda kendini beğendi, üstün gördü, kibirlendi. Allah'ın Rahmetinden kovuldu.
Baura çok ibadet sahibi idi, duası hep kabul ediliyordu, en sonunda Firavun'a uydu, Hz Musa'ya beddua etti, dili ağzından bir karış dışarı uzadı, helak oldu, imanını kaybetti.
Hz Nuh peygamberin bir oğlu imansız gitti.
''Babana güvenme Nuh as. bak,
İbadetine güvenme Baura'ya bak,
İlmine güvenme şeytana bak.'' Kelam-ı Kibar
Ashab-ı Keyf'e, Beni İsrail peygamberlerinin velilerine tabi olan Kıtmir'in de Cennete gireceği sabit olduğuna göre:
Allah'ın habibinin velilerine Allah için gelenler ne olur?
''CENNET CENNET DEDİKLERİ,
ÜÇ BEŞ KÖŞKLE ÜÇ BEŞ HURİ.
İSTEYENE VER ONLARI,
BANA SENİ GEREK SENİ.''
Tasavvuf-tarikat yoluna girenler Yunus gibi Cennet'ten de geçmeli, her şeyi Allah için, Allah'ın rızası için yapmalı, Cemalullah'a tabi olmalı.
''ŞERİAT TARİKAT YOLDUR VARANA,
HAKİKAT MARİFET ONDAN İÇERU'' Yunus Emre
''ÇOKLARI GİTTİLER MÜRŞİT ARAYI,
ARAYANLAR BULDU DERDE DEVAYI,
BİN SEFER OKUSAN AKLA KARAYI
BİR MÜRŞİDE VARMAZSAN OLMAZ.'' Yunus Emre
''Allah için sevip, Allah için buğzedenlerin makamına şehidler ve peygamberler bile gıpta edeceklerdir. '' buyuruyor peygamber efendimiz.
Haberiniz olsun ki, muhakkak Allah Teâlâ'nın velîleri için bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır. Yûnus 62
Ey o bütün iyman edenler! Allahtan korkun ve sadıklarla beraber olun. Tevbe 119
“Sâdıkîn”den murad “Mürşidûn” dur “Bahr-ül Hakâyık” tefsiri
Veli kulumun gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dili benim.
Kudsi hadis
Benim ümmetimin velileri, Ben-i İsrail peygamberleri derecesindedir. Hadis-i şerif
KİŞİ SEVDİĞİYLE BERABERDİR.
Hadisi Şerif
Ahmet Yücel
62. Haberiniz olsun ki, muhakkak Allah Teâlâ'nın dostları için bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.
62. Bu mübarek âyetler, Allah Teâlâ'nın dostları için, yani: Mümin ve takva sahibi olan kulları için bir korku, bir keder bulunmadığını müjdelemektedir. Onların dünyada da, âhirette de teveccühe nail, en büyük bir kurtuluşa ermiş olacaklarını beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: Ey Cenâb-ı Hak'kın kulları!. (Haberiniz olsun ki: Muhakkak Allah Teâlâ'nın dostları içîn) Sevgili, muhterem, değerli Allah'ın korumasına nail kulları için gelecekte (bîr korku yoktur) onlar korkulardan emin bulunacaklardır. (Ve onlar mahzun da olmayacaklardır) Onlar âhiret âleminde ebedî nimetlere nail olacaklardır. Kendilerine mahsus hangi bir nimetin yok olmasından dolayı bir üzüntü ve kedere uğramayacaklardır. Onların bütün nimetleri devam edip duracaktır.
63. Onlar ki, imân etmişlerdir ve sakınır olmuşlardır.
63. Cenab'ı Hak'kın dostları ise (Onlar ki) o zatlardır ki, onlar (imân etmişlerdir) bütün dinî hükmleri kabul ve tasdik eylemişlerdir, (ve sakınır olmuşlardır) Kendilerinden kaçınılması dînen icabeden şeylerden, gayrı meşru hareketlerden çekinerek temiz, pak bir halde yaşamakta bulunmuşlardır. İşte o zatlar, birer Allah dostudur. İşte o zatların gelecekleri böyle teminat altındadır.
64. Onlar için dünya hayatında da ve âhirette de -tam- bir müjde vardır. Allah Teâlâ'nın kelimeleri için değişmek yoktur. İşte en büyük kurtuluş budur.
64. Evet... (Onlar için» Allah Teâlâ'nın o muhterem velileri için (dünya hayatında da ve âhirette de) tam, mükemmel (bir müjde vardır) onlar dünyada iken de ilâhî lütuflara kavuşaaklarına dair müjdelere naildirler. Âhirette de cennetlere, Allah'ın cemâlini görme şerefine nail olacakları kendilerine melekler tarafından müjde edilecektir. (Allah 'Teâlâ'nın kelimeleri içîn) Bütün ilâhî beyanları için ve o cümleden olan böyle bir ilâhî vadi için (değişmek yoktur) elbetteki, o cümleden olan bu ilâhî vadi de tamamen gerçekleşecektir. O muhterem veliler bu ilâhî vâd gereğince her türlü endişelerden emin, en büyük nimetlere nail olacaklardır, (işte en büyük kurtuluş budur) Bu velilerin böyle dünya ve âhirette müjdelenmiş olmahndır. Artık bunun üstünde nasıl bir kurtuluş düşünülebilir?.
§ Bir yoruma göre dünyadaki müjdeden maksat, salih rüyadır. Hak Teâlâ'nın sevgili kulları dünyada iken kendilerine sevinç verecek salih rüyaları ya bizzat görürler,
veya onların hakkında başkaları görmüş olurlar. Nitekim bir hadis-i şerifte: Artık peygamberli devresi sona ermiştir. Bundan sonra kimse peygamberliğe nail olamayacaktır. Fakat müjdeci olan şeyler baki kalmıştır ki, salih rüyalar da bu cümledendir. Bu rüyalar gün gibi parlak bir şekilde zuhur eder, sahiplerinin kalplerine neş'e verir.
Bu müjdeden maksat, bir yoruma göre de velilerin cennete kavuşmalarına dair olan Allah'ın vâdîdir. Diğer bir yoruma göre de bu müjdeden maksat, Cenâb-ı Hak'kın velileri hakkında mü'minlerin kalplerinde bir muhabbetin parlayıp durmasıdır. Daha diğer bir yoruma göre de bu müjdeden maksat, veli olan zatları vefatları halinde korku ve tasadan emin, cennetlere nail olacaklarına dair meleklerin müjdelemeleridir. Ahiretteki müjdelere gelince bundan maksat da meleklerin veli olan zatlara kitaplarını sağ taraflarından verip kendilerini kurtuluş ve başarı ile, izzet ve ikrama kavuşmakla müjdelemeleridir. Veya o muhterem velilerin kalplerine gelen keşiflerdir.
Velhasıl Allah Teâlâ'nın velileri hakkında böyle bir ilâhî vadi tecelli etmiştir. Bu mutlaka gerçekleşecektir. Ne büyük bir ilâhî lütuf!.
ÖMER NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ
http://www.tahavi.com/tefsir/010b.html